Ana içeriğe atla

Geleceğimizi Yönetmek İstiyoruz...


“Bir şeyin imkansız olduğuna inanırsanız; aklınız, bunun neden imkansız olduğunu ispatlamak üzere çözüm bulmanıza yardım etmek için çalışmaya başlar.  Ama bir şeyin yapılabileceğine inandığınızda, aklınız, onu yapmak üzere çözüm bulmanıza yardım etmek için çalışmaya başlar.” 

OKUL ÖĞRENCİYİ HAYATA HAZIRLAMALI
İş ve çalışma hayatı  yetkinlikleri yetersiz, yaşam becerilerini edinme  ve bunu yaşam kalitesine aktarma  oranı düşük olan bir ülkenin   elbette en önemli sorunu eğitim olmalıdır.
“Türkiye okumanın maddi getirisinin en düşük olduğu OECD ülkeleri arasında yer alıyor.” “OECD ülkeleri içerisinde 15-24 yaş arasındaki nüfusun okul, staj veya işte olmayan yüzdesi  (zaman israfı) açısından Türkiye % 30 ile en kötü durumda bulunuyor.”[1]
“Okulun kendisine iş ve çalışma hayatında fayda sağladığını düşünerek okulu ciddiye alan, motive gençliğin oranı ülkemiz genelinde  %29  ile OECD  ülkeleri içinde son sıralarda.”
 Değişim ve gelişime yön veren lider nesiller yetiştirmek istiyorsak ; yeni durum ve ihtiyaçlara göre kendini yenileyebilecek, kapalı bir sistemi tepeden bakarak sorgulayabilecek, yüksek adaptasyon kabiliyetine sahip, analitik düşünen, eleştirel bakış geliştiren, problem çözme ve akıl yürütme gibi üst düzey becerilere sahip bireyler yetiştirmemiz lazım.
Öğrencinin bilmenin ötesinde zihninde kalıcı bir  öğrenme  eylemini gerçekleştirmesi   için  öğrenilecek şeyin “anlamlı” ve “değerli” olması gerekir.  Öğrenci  öğrenmesi gereken şeyi  niçin öğrenmesi gerektiğini ve bunun yaşam bağlamındaki karşılığını bilmesi öğrenmeyi motive eden  öğrenciyi de okula bağlayan en önemli  unsurdur.
Bir yandan eğitim mekanlarını ve öğretmenlerin niteliklerini geliştirirken, diğer yandan eğitimde kullandığımız teknolojinin ve içeriğin niteliğini geliştirerek bunu kullanmaya hazır öğretmenlerin hizmetine vermek hem ekonomik, hem de etkin bir başlangıç olabilir.
21. Yüzyıl becerileri dediğimiz “öğrenme ve inovasyon”, “bilgi ve bilişim teknolojileri,” ve “ hayat ve kariyer “ becerilerini okulun hedeflerinden öğrencinin hedefleri boyutuna yansıtabilmeliyiz. Okulun hedefleri bu  beceri ve değerlere uygun şekilde tanımlanmalıdır.
Okulun fiziki imkanları ölçüsünde  “sınıf” düzeni ile birlikte işleyen “ nitelikli derslik” ve öğrenme ortamları  düzenlerine geçilmeli. Öğrencilerin en çok zevk aldıkları ve mutlu oldukları ortamlar  nitelikli öğrenme ortamlarıdır.
Müfredatı bitirmeyi değil, “kazanıma erişmeyi” esas almalıyız. Bilgiden beceriye, beceriden yeteneğe  gelişim esaslı bir hayat boyu  öğrenme stratejisi izlemeliyiz.
Ders materyalleri gerek bilgi içeriği (akademik yönden), gerekse sunuşu (eğitsel yönden) açısından güncel olmalı, İşlenen konular, metinler  güncel ve bugünün gerçeklerini yansıtmalı. 
Öğretmen öğrencilerin öz değerlendirme yeteneklerini ve sürekli gelişime fırsat verici farklı nitelikte ölçme-değerlendirme fırsatları sunmalıdır. 
Öğrencilerin kendilerini test edebilecekleri, ve geliştirmeye ihtiyaç duydukları alanları görebilecekleri ve bu alanlarla ilgili bilgilere ulaşabilecekleri bir ortamın internette oluşturulması önemlidir.  
Sanal deneylerin hazırlanması ve internet aracılığı ile bilgisayara ulaşabilen tüm öğrencilere sunulması eğitim açısından faydalı olacaktır.  Yine öğrencilerin kapsamdaki konularla ilgili sorularını internet üzerinden cevaplandıracak bir sistem kurulması öğrenme etkinliğini artıracaktır.   
 Gelecek on yıllar  çok hızlı değişim ve değişikliklere tanıklık edecektir.  Veli, Öğretmen, Yönetici, okul ve okul paydaşları olarak bizle bu değişimin  neresinde olacağız?  Önemli olan soru bu?
Bugün 7-8 yaşlarındaki çocuklarımız 20’li  yaşlara geldiklerinde, günümüz mesleklerinden bir çoğunun  artık  önemini yitirmiş olacağı gerçeğini göz ardı etmeden  öğrenme ortamlarımızı  tasarlamalıyız.
Ülke olarak eğitim  sistemini, okul olarak öğrencilerimize sunduğumuz  öğrenme ortamlarını  rekabet edebilir düzeye getiremezsek,   gelecek nesillerimize altından kalkamayacakları büyük bedel ödemeye ve  hep değişim ve dönüşümün arkasında olmaya onları mahkum etmiş oluruz.

Kaynak:
“OECD Türkiye Raporu”
[1]OECD Raporu

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ÇOCUK VE YARATICILIK

Duran Çelik Measurement & Assessment Specialist Learning Consultant  ELEŞTİREL DÜŞÜNMEDEN   YENİLİKÇİ DÜŞÜNCEYE  Akıl yürütme becerileri ve hayal gücünün; mantık, muhakeme ve duygu akışı ile işlenmesi sonucu oluşan denge üzerine inşa edilen yenilikçi düşünceye yaratıcı düşünce denir. Bazılarına göre yaratıcılık "içinde hapsolduğu kutunun dışını görme" , "kutunun dışındakileri düşünme" becerisi olarak tanımlanır. Ders Programları ile hedeflenen tüm okul kazanımları ile elde edilen bilgi "güç" ise okul yıllarında kazandığı bilgileri yeni bilgi ve beceri geliştirmekte kullanabilme becerisi en büyük değerdir. Okulda elde edilen akademik başarı, bireyin yaratılıştan getirdiği biyolojik kapasitesi yanında, anne, baba, aile çevresi öğretmen, okul ve akran ilişkilerinin karmaşık bir bütünüdür. Erişilecek en yüksek performans   bireyin kapasitesi , çaba ve gayreti yanında ebeveyn, öğretmen, okul, akran gibi dış etkenlerin sa...

Değerlendirme Sistemleri ...

“ Her şey akıştadır ve hiçbir şey duruşta değildir.” "Goldilocks"  üç küçük ayının hikayesini bilirsiniz. Hikayeyi ilk Programcılık dersi aldığım hocamdan duyduğumda, hocam kısaca programcılığı:  "insanların kendi geleceklerini yönetmek için  başkalarını  kontrol etme ve onlara yön verme planıdır"   diye tanımlamıştı. Gülay Göktürk hanımefendi "SBS sistemin olmazsa olmazıdır "  anlamına gelen  makalesini basında paylaşatığında "SBS ilelebet Yaşasın " adlı blogu yazmış ve "Öğretmenlerin subjektif  değerlendirmelerini (değerleme değil) optik okuyucunun objektivitesine tercih ederim" demiştim. Yıllardır ölçme ve değerlendirme alanında,  bir eğitimsel yapıyı tanımlama, yapının boyutlarını ölçme ve değerlendirme konularında kendiimi geliştirmeye çalışıyorum. SBS yüzünden sadece mutlak ve bağıl değerlendirme kavramlarına kilitlendik kaldık.   700 tam puan alan bir öğrencim : Hedef  belirleme...

SADECE OKUMAK ANLAMAK YETMEZ!

  Sadece Okumak Anlamak Yetmez! Dinlemek Konuşmak ve Yazmak Gerek   Test Sınavları hemen tüm derslerden hiyerarşik olarak, çocuğun okuma, anlama, birleştirme, problem çözme, sorgulama ve değerlendirme düzeylerinde bilişsel gelişim süreçlerinin neresinde olduğunu ölçmeye odaklı olduğundan sosyal ve duygusal yönden gelişimini tamamlamamış öğrencilerimizin hayatta (üniversite dahil) yaşadıkları zorlukların acaba ne ölçüde farkındayız ? Dünya Ekonomik Formunun yayınladığı raporda öngörülen “Geleceğin 10 Temel Becerisi”   ve Gelecekte Meslekler ve İş Hayatı Projeksiyonu hepimize yaptıklarımızı ve yapamadıklarımızı yeniden sorgulama fırsatı sunmaktadır. Son on yıl içinde merkezi sınavlarda hemen hemen tüm sözel ve sayısal alt testlerde ortalama   sözcük sayısı yaklaşık %100 oranında artarken basit cümle soruları anlamlı içeriği olan paragraf veya metin haline evrildi. Öyle ki problem çözme becerilerinde çok iyi durumda olduğunu düşünen öğrenciler çözüm için yöntemi ...