Ne Zaman Bağımlı Olduk?
Çok değil çeyrek asır önce yani 90’lı yıllarda, 21.
Yüzyılı yakalamak isteyen uluslar ile eğitim kurum ve kuruluşlarının hızla www….
uzantılı global internet erişimi ile tüm dünyayı saran küresel ağa ulaşmak için
verdikleri mücadeleye ve teknolojik gelişmelere şahit olduk. 60’lı yılların
sonunda Amerikan ordusunun kendi iç iletişim ağı olan www. Uzantılı internet, 90’lı
yıllarda önce Amerikan sonra tüm dünya üniversiteleri arasında küresel bir
iletişim ve etkileşim ağına dönüşmüştür. Son 10 yılda ise tüm dünya da olduğu
gibi ülkemizde de köyden şehre tüm yaşam alanlarımızda hayatımızın vazgeçilmez
bir parçası olmayı başardı.
İnternetin hızla gelişmesi insan yaşamını birçok yönden
kolaylaştırmakla birlikte, erişimin kolay ve yaygın hale gelmesi, internet
kullanım süresinin artması internet ile ilgili olumsuzlukları da 2000’li
yılların başından itibaren gündeme getirmeye başlamıştır.
Bireylerin bir kısmı gereksinmeleri doğrultusunda internet kullanımını
sınırlarken, bir kısım kullanıcının bu sınırlamayı yapamadığı, iş, sosyal ve
akademik hayatlarında bu sınır getirilemeyen kullanım nedeniyle kayıplarla
karşılaştıkları gözlenmeye başlanmıştır (Gönül, 2002).
İnternetin bilinçsizce kullanımı sonucunda insanlarda yalnızlık hissi,
depresyon, toplumsal ilişkilerde zayıflama ve yakın arkadaş ilişkilerinde
azalma gibi psikolojik sorunların yanında; sağlıksız ve dengesiz beslenme,
obezite, uyku düzensizliği, ve buna bağlı nörolojik rahatsızlıklara neden
olabildiği yapılan bir takım araştırmalarla belirlenmiştir (Young, 2004).
İnternetin uygun olmayan biçimde ve problemli kullanımının bir sonucu
olarak insan yaşamını olumsuz bir biçimde etkileme ve bağımlılık oluşturabilme
potansiyeli olduğu yapılan araştırmaların ulaştığı ortak bir sonuçtur.
İnternete erişim kanallarının artması ve ücretsiz kullanımının
yaygınlaştırılması ile birlikte internete ilişkin psikolojik bağımlılık ya da
problemli internet kullanımı önemli bir
araştırma alanı haline gelmiştir.
Araştırmalar, internet kullanıcılarının ilaç, alkol ya da kumar gibi
diğer bağımlılıklara benzeyen davranışları internet kullanımı içinde göstermeye
başladığına ilişkin bulgular ortaya koymaktadırlar (Griffiths, 1996; Young,
1997).
Bir Araştırma Verileri
Menderes Kaymakamlığı İlçe Milli Eğitim
Müdürlüğünce ilkokul, ortaokul ve lise öğrencileri ile problemli internet
kullanımı ve ona bağlı psikolojik ve
fizyolojik sorunları araştırma amacıyla yapılan yapılan bir anket
çalışmasında öğrencilerin beslenme, tv izleme,
internet ve soyal medya kullanımı,
mobil telefon kullanımı gibi çeşitli alışkanlıkları ile ilgili sorular
yöneltilmiştir.
Lise öğrencilerinin %38’i, ortaokul öğrencilerinin
%32’si İlkokul Öğrencilerinin % 11’i
katkı maddeli hazır yiyecekleri ve içecekleri her gün tükettiğini
belirtmektedir.
Aktif olarak katıldığınız sosyal faaliyetler var mı
? Sorusuna lise öğrencilerinin %48’i,
ortaokul öğrencilerinin %26’sı, ilkokul öğrencilerinin ise %40’ı “hayır”
yanıtını vermiştir.
“Sigaranın sağlıklı büyümeme engel olacağını
bildiğim için kullanmam” diyen öğrencilerin oranı yüksek olsa da ( liselilerde
%85, ortaokullarda %94) ailede sigara
kullanan kişilerin olması (liselerde %59,
ortaokullarda %63) ve okul ve
çevresinde “ sigara içmesi için teklif
eden kişi ya da kişiler” olduğunu
belirten %29 öğrenci kitlesi için önemli
bir risk olduğu açıktır.
Araştırma anketinin ortaya çıkardığı en önemli
bulgu “iletişim yoksunluğu” ve “yalnızlık hissi” gibi faktörlerin göstergesi olan bazı
sorulara verilen yüksek oranlı evet yanıtlarıdır.
Annem ve
babam, teknolojik araçlarda geçirdiğim süre konusunda şikâyet ediyorlar.
(bilgisayar, tablet, cep telefonu vb.)
sorusuna erkeklerin %50’si, kızların % %46’sı ;
Teknolojik
araçların olmadığı bir hayatın boş, keyifsiz ve sıkıcı olacağını düşünüyorum.
(bilgisayar, tablet, cep telefonu vb.) sorusuna
erkeklerin %54’ü kızların % 44’ü “
evet” yanıtı vermişlerdir.
Erkek öğrencilerin %22’si, kız öğrencilerin %14’ü “Geceleri
geç saatlere kadar teknolojik araçlara vakit ayırdığım için yeterince
uyuyamıyorum. (bilgisayar, tablet, cep telefonu vb.)” sorusuna olumlu “evet”
yanıtı vermişlerdir.
Bu madde “Problemli
İnternet Kullanıcıları” için önemli bir göstergedir.
Ortaokul öğrencileri arasında “bilgisayar oyunu” ve
“ sanal medya ortamları kullanma”
nedenleri arasında “arkadaş edinme” veya “ dışlanmama” duygusu ön plana çıkmaktadır. (İlkokularda
%19, ortaokullarda %21, Liselerde %50).
Öğrencilerin arkadaş ve akran çevresinden gelen ve onları adım adım “ bağımlılığa götüren” tekliflere
“HAYIR” diyememeleri veya hayır demeyi bilmemeleri problemli internet kullanıcısı veya risk
grubunda olduklarının en önemli göstergesidir.
Bu nedenle yeni müfredat programlarında hemen tüm ders programlarında yer alan üst düzey zihinsel becerilerden “ akıl yürütme”, sorgulama”, karar verme”
vb. becerilerin geliştirilmesi ile
değerler eğitiminin ana okulundan
lise son sınıfa tüm düzeylerde uygun ölçme araçları ile verilmesi büyük önem
arz etmektedir.
Araştırma Özetleri
Rapora göre Türkiye'deki internet kullanıcılarının yüzde 95'i cep telefonu sahibi ve yüzde 75'i akıllı telefon kullanıyor. Dizüstü ve masaüstü bilgisayar kullanımı yüzde 51 oranındayken, kullanıcılar gün içerisinde ortalama 7 saatini bilgisayar karşısında, 3 saatini telefon üzerinden internete bağlanarak ve 3 saatini sosyal medya platformlarında geçiriyor. TV karşısında geçirilen vakit ise ortalama 2 saat olarak açıklandı.
Türkiye, Avrupa’nın internette en çok vakit geçiren ülkesi. Facebook, Instagram ve Twitter gibi sosyal medya platformlarının kullanımında ise dünya lideri. Facebook'un 2016'da verdiği rakamlara göre; ortalama bir kullanıcı sitede günde 50 dakika geçiriyor.
Sonuçlar
"Farklı medya kaynakları ve internet paylaşımlarını bu gibi söylenti ve yanlış bilgi kalıplarının özellikle akıl sağlığı için tehlikeli olabileceği sonucuna işaret ediyor. Araştırma raporunda, özellikle kriz anlarında sosyal medya ve internet üzerinde hızla ve aceleyle yayınlanan haberlerin özellikle ergen ve gençlerde bilgiyi işleme ve sorgulama yeteneğini kullanmalarına fırsat vermeden onları buhrana sürekleyebildiğine dikkat çekmektedir."
Sosyal medya gezinmelerinde hem başkalarının içeriklerini beğenme hem de linklere tıklamanın tutarlı bir şekilde fiziksel sağlık ve ruh sağlığında bozulma getirdiği vurgulandı. Çalışmada bir linke tıklama, statü güncelleme ve bir paylaşım beğenme gibi sosyal medya aktivitelerinin, insanın ruh sağlığında yüzde 5 ila 8 arasında bir düşüşe yol açtığı ifade edildi.
Bunun temelinde şüphesiz, sosyal medya kullanıcılarının 'diğer insanlar benden daha iyi bir hayat yaşıyor' algısı yatıyor. Bu yenilgi ve eksiklik duygusu, insanın iç dünyasında birçok soruna yol açıyor. Başkalarının kendisinden daha mutlu olduğunu, her sabah uyandığında telefonundan görüyor ve büyük bir hayal kırıklığına uğruyor. Sosyal medyadaki insanlarla kendimizi kıyasladıkça, daha stresli ve mutsuz oluyoruz.
Küresel Dünyaya Bakış-2017 (Digital in 2017 Global Overview ) raporuna göre; dünyanın yarısından fazlası artık en az 1 adet akıllı telefon kullanırken, dünya nüfusunun neredeyse üçte ikisi en az bir cep telefonu sahibi. Dünya genelinde web trafiğinin yarısından fazlasının artık cep telefonundan geldiği bildirilen raporda, Türkiye'ye ilişkin veriler de yer alıyor.
Aynı araştırma, ülkemizde yaklaşık 50 milyon insanımızın bir yolla internete erişebildiğini söylüyor. Cep telefonu kullanıcı sayısı 70 milyon, bir sosyal medya ortamına mobil internet erişimine sahip kullanıcı sayısı yaklaşık 42 milyona erişmiş durumda. İnternet erişimine sahip olanların gün içerisinde ortalama 7 saatini bilgisayar karşısında, 3 saatini telefon üzerinden internete bağlanarak ve 3 saatini sosyal medya platformlarında geçirdiği tespit edilmiştir.
Aynı raporda Türkiye'ye ilişkin verilere de yer verildi. Yılın başında yayımlanan rapora göre, Türkiye'deki mobil kullanıcı sayısı 71 milyonken, sosyal medyaya mobilden bağlanan kullanıcı sayısı ise 42 milyon olarak açıklandı.
Rapora göre Türkiye'deki internet kullanıcılarının yüzde 95'i cep telefonu sahibi ve yüzde 75'i akıllı telefon kullanıyor. Dizüstü ve masaüstü bilgisayar kullanımı yüzde 51 oranındayken, kullanıcılar gün içerisinde ortalama 7 saatini bilgisayar karşısında, 3 saatini telefon üzerinden internete bağlanarak ve 3 saatini sosyal medya platformlarında geçiriyor. TV karşısında geçirilen vakit ise ortalama 2 saat olarak açıklandı.
Türkiye, Avrupa’nın internette en çok vakit geçiren ülkesi. Facebook, Instagram ve Twitter gibi sosyal medya platformlarının kullanımında ise dünya lideri. Facebook'un 2016'da verdiği rakamlara göre; ortalama bir kullanıcı sitede günde 50 dakika geçiriyor.
Sonuçlar
"Farklı medya kaynakları ve internet paylaşımlarını bu gibi söylenti ve yanlış bilgi kalıplarının özellikle akıl sağlığı için tehlikeli olabileceği sonucuna işaret ediyor. Araştırma raporunda, özellikle kriz anlarında sosyal medya ve internet üzerinde hızla ve aceleyle yayınlanan haberlerin özellikle ergen ve gençlerde bilgiyi işleme ve sorgulama yeteneğini kullanmalarına fırsat vermeden onları buhrana sürekleyebildiğine dikkat çekmektedir."
Sosyal medya gezinmelerinde hem başkalarının içeriklerini beğenme hem de linklere tıklamanın tutarlı bir şekilde fiziksel sağlık ve ruh sağlığında bozulma getirdiği vurgulandı. Çalışmada bir linke tıklama, statü güncelleme ve bir paylaşım beğenme gibi sosyal medya aktivitelerinin, insanın ruh sağlığında yüzde 5 ila 8 arasında bir düşüşe yol açtığı ifade edildi.
Bunun temelinde şüphesiz, sosyal medya kullanıcılarının 'diğer insanlar benden daha iyi bir hayat yaşıyor' algısı yatıyor. Bu yenilgi ve eksiklik duygusu, insanın iç dünyasında birçok soruna yol açıyor. Başkalarının kendisinden daha mutlu olduğunu, her sabah uyandığında telefonundan görüyor ve büyük bir hayal kırıklığına uğruyor. Sosyal medyadaki insanlarla kendimizi kıyasladıkça, daha stresli ve mutsuz oluyoruz.
Sosyal medya ve internet üzerindeki çelişkili bilgi ve
paylaşımların, özellikle ergen ve gençlerin duygusal ve zihinsel sağlıklarını
istemeden de olsa etkilendiğini ortaya
koymaktadır. Özellikle kitlesel kriz döneminde kendilerini çaresiz
hisseden insanlar, daha önce hiçbir yerde rastlamadıkları haber kalıp ve
görüntülerinden son derece olumsuz etkilenebiliyorlar.
ABD'de yapılan bir diğer araştırma, sosyal medya platformlarında
fazla vakit geçirmenin insanı mutsuz ettiğini ortaya koydu.
Türkiye'nin Avrupa ülkeleri arasında sosyal medyada en çok vakit geçiren ülke
olduğunu düşünürsek, bu araştırma bizleri bir hayli yakından ilgilendiriyor.
Gittikçe artan
sosyal medya ve internet kullanımı nedeniyle psikolojisi bozulan tüketicilerin
yüzde 43'ü kendini "bağımlı" olarak tanımlıyor. Bilinçsiz internet
kullanımı yüzünden gelişmeleri kaçırma korkusu, sosyal çekilme, fake, titreme
gibi psikolojik
rahatsızlıklar öne çıkıyor.
Bilgisayar oyun bağımlılarını bekleyen başka bir tehlike ise, sonu ölme veya öldürmeyle sonuçlanan "oyun görevleri". Son bir yılda yaklaşık 50 ergenlik çağındaki gencin bu oyunların verdiği görevler sonucu ihtihar ettiği düşünülmektedir.
Bilgisayar oyun bağımlılarını bekleyen başka bir tehlike ise, sonu ölme veya öldürmeyle sonuçlanan "oyun görevleri". Son bir yılda yaklaşık 50 ergenlik çağındaki gencin bu oyunların verdiği görevler sonucu ihtihar ettiği düşünülmektedir.
Olası Araştırma Problemleri
- Ortaokul ve lise çağındaki 13-17 yaş grubu öğrencilerimizin “problemli internet kullanımı” durumları var mıdır?
- Hangi psikolojik, sosyal ve çevresel etkenler öğrencilerimizde “problemli internet ve sosyal medya kullanımı” na neden olmaktadır?
- “Yalnızlık hissi (iletişimsizlik)” ; “sosyal destek ve kabul görme ihtiyacı” ; “yaşam doyumu” ; “romantik ilişki durumları” ; “aile sosyo ekonomik durumu” ; “kitap okuma alışkanlıkları” ; “spor, sanat ve sosyal etkinliklere ilgi” ; “algılanan akademik başarı” vb. değişkenlerden hangileri “bağımlılığı” yordama gücü bakımından daha etkilidir?
Araştırma İçin Veri Toplama Araçları :
- Çocuk/ergen, aile ile ilgili kişisel bilgiler formu ( 15 madde)
- Bu araştırmada ergenlerde internet bağımlılığını değerlendirmek için “İnternet Bağımlılık Ölçeği” (10madde) “yalnızlık” düzeylerini belirlemek için “UCLA Yalnızlık Ölçeği” (5 madde)
- Algılanan aile ve sosyal desteği ölçmek için “Sosyal Medya ”
- Yaşam doyumunu ölçmek için “Yaşam Doyumu Ölçeği” kullanılması tavsiye edilir.
duranhoca@gmail.com
Yorumlar
Yorum Gönder