Ana içeriğe atla

Sınavlarda Gerçekte Neyi Ölçüyoruz?


Çoktan Seçmeli Testlerle Neyi Ölçüyoruz?
Çoktan seçmeli testler, geniş bir kapsamı kısa bir sürede yoklaması,bir oturumda çok sayıda bireyi test etmeye olanak vermesi ve yanıtların objektif biçimde puanlanması gibi özellikleri ile uzun yıllar tercih edilmiştir. Çoktan seçmeli soruların bu avantajları yanında önemli bazı sınırlılıkları da bulunmaktadır. Bunlardan biri bireylerin tahminle/şansla puan kazanma olanağının bulunmasıdır.
Çoktan seçmeli sorunun yapısı gereği her sorunun belli sayıda (üç-beş)hazır yanıtları (seçenekleri) vardır. Bu durum soruyla ölçülen özelliğe sahip olmayan veya kısmen sahip yanıtlayıcıyı şansını kullanarak doğru yanıtı bulmaya yöneltir. Yanıtlayıcının tahminle verdiği yanıt doğru olduğunda bundan puan kazanır.Bu durum, testin puanlarına dayalı olarak verilecek kararların geçerliğini ve güvenirliğini önemli ölçüde zedeler.
Test geliştiriciler bu eğilimin önüne geçebilmek için kazanılan puan üzerinde şans başarısı için düzeltme işlemi uygularlar. Bu düzeltme işlemi, bu şansı kullanıp bundan puan alamayan yanıtlayıcıların puanlarını gereğinden fazla düzeltir (üç/dört yanlışın bir doğruyu götürmesi) ve bazen negatif puanlar alındığı da olur.
Bir diğer önemli sorun, nitelikli çoktan seçmeli soru yazmanın zorluğudur. Çoktan seçmeli soru yazımı bu konuda belli bir eğitimi ve deneyimi gerektirir. Bu tür sorular, konu ile ilgili bilgi ve deneyimi olmayan kişiler tarafından hazırlandığında,çoğu kez hatırlama düzeyindeki öğrenmelerin dışındaki öğrenmeleri ölçmez. (1)
Yıllardır okulun hedeflerini ve ders programlarında öngörülen temel yaşam becerilerini OKS, SBS,TEOG YGS LYS gibi çoktan seçmeli maddelerle yapılan sınavlar esir almıştır. OECD ülkelerinin standardı olan PISA , PIRLS ve TIMS gibi sınavlar olmasaydı bunun farkında olmayacaktık.
Çağdaş eğitim modeli uygulayan ülkelerde portfolyo ve performans değerlendirme yaklaşımları hem okullarda öğretim ve öğrenme yöntemi olarak benimsenmiş hemde bir üst öğrenim hayatına seçme ve yerleştirme amacıyla kullanılmaktadır.
Milli Müfredat Program içeriklerinde olduğu halde, bireysel nitelikleri önemseyen ve öne çıkaran ölçme ve değerlendirme yöntemleri; öğretmen gözlemi, öz değerlendirme, akran değerlendirme, portfolyo ve performans değerlendirme TEOG SBS YGS gibi sınav sistemi nedeniyle ölçme ve değerlendirme süreçlerinde hep arka planda kalmıştır.
TEOG sınavları ile ilgili araştırma sonuçları önemli anlamlı ve kritik ders kazanımlarının ölçülemediğini, ezber ve hatırlamaya dayalı bilgi düzeyindeki kazanımların ölçüldüğünü göstermektedir.
Bir essay yazma, açık uçlu bir problemi farklı yöntemlerle çözme, bilgi üretme amaçlı eleştirel düşünme, karar verme, akıl yürütme gibi temel yaşam becerileri bu çoktan seçmeli testlerle ölçülememiştir.
Çoktan seçmeli testlere atfedilen değer ve önemin öğrenciye İlettiği bilinçaltı mesaj : " Doğru yanıtı verilen çeldiriciler arasından bulman önemli ve değerlidir. Beş yanıt arasından saklanan doğru yanıtı bulursan beceriklisin. Bulamazsan !!
Temel bilgi ve kısmende kavrama ve uygulama düzeyinde kalan bu çoktan seçmeli testlerle elde edilen puanlarla yapılan yerleştirmelerin neden olduğu olumsuzluklar bilimsel araştırmalara konu olmuştur. Bu araştırmalar bazı önemli tespitler ortaya koymuştur.( Prof.Dr N. Demirtaşlı )
TEOG sınav kapsamında yer alan derslerin sınıf içi ölçmelerinde de TEOG’da sorulan soruların kapsam ve tarzında soru sorulması gereksinim olmuş iyi YGS, iyi TEOG sorusu yazan öğretmen nitelikli öğretmen bilinmiştir. Oysa öğretmenin asli görevi öğrenme yöntem ve tekniklerini çeşitlendirmak olmalıdır.
TEOG sınav kapsamında yer almayan (resim, müzik, beden eğitimi, teknoloji-tasarım) dersler ve derslerin öğretmenleri önemsizleşmiş, bu dersler TEOG -YGS için ekstra “test çözülecek”, not ortalamasını yükseltmesi için öğretmenin yüksek (şişirme) not vermesi “gereken”  dersler haline gelmiştir. Bu konuda ilgili öğretmenlere baskı yapılmıştır.
8. sınıf ve 12. sınıf düzeyinde olan öğrenciler, okul içi sosyal ve kültürel çalışmalara  gelmez olmuştur.
TEOG sınavı yapıldıktan sonraki günlerde öğrencilerde, derslere ve okula gelmeye ilişkin isteksizlik ve devamsızlık eğilimi görülmüştür.
Sınav kaygısı, akranlarla, öğretmenle iletişim sorunları artmıştır.
Bilgi düzeyinde sorular olduğu için de bölgeler arası farklar en aza indirgenmiştir. Nitekim 2015 yılı MEB TEOG Ortak Sınav Raporuna göre birçok dersin bölge TEOG ortalama puanları biribirine yakın değerdedir. " Matematik dersi TEOG bölge ortalama puanları arasındaki fark yaklaşık 10 puandır ( 2 soru) " Batı Marmara (𝑋̅=60,40) ile Batı Anadolu (𝑋̅=60,16), Güneydoğu Anadolu bölgesinde (𝑋̅=49,97) olduğu görülmektedir.
Sonuç olarak Eğitim Programlarımızın hedefine 21. yüzyıl ve yaşam becerilerini, OECD ve AB ülkeleri beceri ve yeterlilik standartlarını aldığınız zaman çoktan seçmeli bilgi ezberleme ve hatırlama düzeyindeki sorularla yapılan bir sınavla bu becerilerin ölçülmesinin mümkün olmayacağı açıktır. Bu nedenle okul program hedeflerinin öngördüğü 21. yüzyıl ve temel yaşam becerilerini ölçebilecek bir ölçme ve değerlendirme yöntem arayışı kaçınılmazdır.
[1] Prof.Dr N. Demirtaşlı - Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi

not:
Ana okulundan Üniversite sıralarına ulaşıncaya kadar bir öğrencinin sahip olması gereken yetkinlikler, tutum değer ve beceriler yeni müfredat programları ile tüm kurumları bağlayıcı bir nitelik kazanmıştır.
"Türkiye Yeterlilikler Çerçevesi (TYÇ), Avrupa Yeterlilikler Çerçevesi (AYÇ) ile uyumlu olacak şekilde tasarlanan; ilk, orta ve yükseköğretim dâhil, meslekî, genel ve akademik eğitim ve öğretim programları ve diğer öğrenme yollarıyla kazanılan tüm yeterlilik esaslarını gösteren ulusal yeterlilikler çerçevesidir. TYÇ’nin genel hedefi, ülkemizdeki tüm yeterliliklerin tanımlandığı, sınıflandırıldığı ve bunun sonucunda yeterlilikler arasında geçiş ve ilerleme gibi ilişkilerin belirlendiği bütünleşik bir yapı sunmaktır. TYÇ’de hayat boyu öğrenme kapsamında her bireyin kazanması beklenen sekiz anahtar yetkinlik bulunmaktadır. Bunlar; ana dilde iletişim, yabancı dillerde iletişim, matematiksel yetkinlik ve bilim/teknolojide temel yetkinlikler, dijital yetkinlik, öğrenmeyi öğrenme, sosyal ve vatandaşlıkla ilgili yetkinlikler, inisiyatif alma ve girişimcilik algısı, kültürel farkındalık ve ifade şeklinde sıralanmıştır." (MEB Öğretim Programları)

Matematiksel Yetkinlikler : Matematiksel yetkinlik, günlük hayatta karşılaşılan bir dizi problemi çözmek için matematiksel düşünme tarzı geliştirme ve uygulamadır. Matematiksel yetkinlik, düşünme (mantıksal ve uzamsal düşünme) ve sunmanın (formüller, modeller, kurgular, grafikler ve tablolar) matematiksel modlarını farklı derecelerde kullanma beceri ve isteğini içermektedir.
Fen Bilimlerinde Yetkinlik : Bilim ve teknolojideki yetkinlik doğal dünyayı, yaşama teknolojinin etkisini anlamanın yanında doğanın temel prensiplerini, temel bilimsel kavramları, prensipleri ve metotları, teknoloji ve teknolojik ürünleri ve yöntemleri bilmeyi içermekte olup bireyin bilimsel araştırmanın temel vasıflarını tanımasına ve sonuçları tartışma ve bunları aydınlatmak için akıl yürütme yeteneğine sahip olmasına odaklanmaktadır. Bu yeterlilik, eleştirel takdiri ve merakı, etik sorunlara ilgiyi, hem güvenliğe hem de sürdürülebilirliğe saygıyı, özellikle kendisi, ailesi, toplum ve küresel konularla ilgili bilimsel ve teknolojik gelişmelere değer veren bir tutumu içermektedir.
Bu becerileri ölçen "Çoktan Seçmeli Test Sorusu Yazarım" diyen eğitimci arkadaşlar. Buyrun...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ÇOCUK VE YARATICILIK

Duran Çelik Measurement & Assessment Specialist Learning Consultant  ELEŞTİREL DÜŞÜNMEDEN   YENİLİKÇİ DÜŞÜNCEYE  Akıl yürütme becerileri ve hayal gücünün; mantık, muhakeme ve duygu akışı ile işlenmesi sonucu oluşan denge üzerine inşa edilen yenilikçi düşünceye yaratıcı düşünce denir. Bazılarına göre yaratıcılık "içinde hapsolduğu kutunun dışını görme" , "kutunun dışındakileri düşünme" becerisi olarak tanımlanır. Ders Programları ile hedeflenen tüm okul kazanımları ile elde edilen bilgi "güç" ise okul yıllarında kazandığı bilgileri yeni bilgi ve beceri geliştirmekte kullanabilme becerisi en büyük değerdir. Okulda elde edilen akademik başarı, bireyin yaratılıştan getirdiği biyolojik kapasitesi yanında, anne, baba, aile çevresi öğretmen, okul ve akran ilişkilerinin karmaşık bir bütünüdür. Erişilecek en yüksek performans   bireyin kapasitesi , çaba ve gayreti yanında ebeveyn, öğretmen, okul, akran gibi dış etkenlerin sa...

Değerlendirme Sistemleri ...

“ Her şey akıştadır ve hiçbir şey duruşta değildir.” "Goldilocks"  üç küçük ayının hikayesini bilirsiniz. Hikayeyi ilk Programcılık dersi aldığım hocamdan duyduğumda, hocam kısaca programcılığı:  "insanların kendi geleceklerini yönetmek için  başkalarını  kontrol etme ve onlara yön verme planıdır"   diye tanımlamıştı. Gülay Göktürk hanımefendi "SBS sistemin olmazsa olmazıdır "  anlamına gelen  makalesini basında paylaşatığında "SBS ilelebet Yaşasın " adlı blogu yazmış ve "Öğretmenlerin subjektif  değerlendirmelerini (değerleme değil) optik okuyucunun objektivitesine tercih ederim" demiştim. Yıllardır ölçme ve değerlendirme alanında,  bir eğitimsel yapıyı tanımlama, yapının boyutlarını ölçme ve değerlendirme konularında kendiimi geliştirmeye çalışıyorum. SBS yüzünden sadece mutlak ve bağıl değerlendirme kavramlarına kilitlendik kaldık.   700 tam puan alan bir öğrencim : Hedef  belirleme...

SADECE OKUMAK ANLAMAK YETMEZ!

  Sadece Okumak Anlamak Yetmez! Dinlemek Konuşmak ve Yazmak Gerek   Test Sınavları hemen tüm derslerden hiyerarşik olarak, çocuğun okuma, anlama, birleştirme, problem çözme, sorgulama ve değerlendirme düzeylerinde bilişsel gelişim süreçlerinin neresinde olduğunu ölçmeye odaklı olduğundan sosyal ve duygusal yönden gelişimini tamamlamamış öğrencilerimizin hayatta (üniversite dahil) yaşadıkları zorlukların acaba ne ölçüde farkındayız ? Dünya Ekonomik Formunun yayınladığı raporda öngörülen “Geleceğin 10 Temel Becerisi”   ve Gelecekte Meslekler ve İş Hayatı Projeksiyonu hepimize yaptıklarımızı ve yapamadıklarımızı yeniden sorgulama fırsatı sunmaktadır. Son on yıl içinde merkezi sınavlarda hemen hemen tüm sözel ve sayısal alt testlerde ortalama   sözcük sayısı yaklaşık %100 oranında artarken basit cümle soruları anlamlı içeriği olan paragraf veya metin haline evrildi. Öyle ki problem çözme becerilerinde çok iyi durumda olduğunu düşünen öğrenciler çözüm için yöntemi ...